­

Mine SARMIŞ :YAZAMADIK.



       Kalemi hapis ettiğim günlerde takvime sorduğum unutulmuş anlara dair yaz dedim...yaz...!
Yaz dedim Adil mi bu dünya diye...İnsanoğlu ciğ süt emmiştir deyimi uykuları haram kılan kaç yılanın zehiriyle bozulmuştur?
Eksiklik ne demektir mesela?
Mesela;
Bir kez tutuldun mu aklını kaçırmak nasıl oluru hayal kırıklıkları, acılar, kardeş, dost, akrabağlar, sevdiklerin mi öğretir insana?
Aç karnına uyumak sadece yemek yememekle mi olur?
Ya su...!
Susuz kalan ağaç kaç asır uyuyamaz?
Bu gün kanadından vurulmuş kuşlar,
kırılmış onurlar, ezilerek yetişenler, öksüzler, yetimler ve susuz çöller için yazacağım..
Neyin yokluğu korkutuyorsa sizi, o sınavınız olacaktır...yürümekten korktuğunuz  yolları ezberliyor, bilmek istemediğiniz bütün gerçekleri öğreniyorsunuz bu hayatta...
Eksiklikler, kötü alışkanlıklarınızdan şikayet ya da iyimserliklere yetmiyor kelimeler...
Mantık duyguya hüküm sürmüyor...
Artık, düşmekten değil kalkamamaktan korkuluyor ve  aynı çileyi çekiyorsunuz her yılan ısırığında.
Dünya hırslarına yenik düşmüş, güzelliği sadece görselliklerine ve ad yazdırmak uğruna kaybettikleri ama kazanç saydıkları erdemleri nasıl da oskarlık  ödül gibi taşırlar.
Gönül derinliğine tercih edilen bu kimlikler, aslında sadece üzeri yazılı birer kağıt parçasıdırı nasıl da unutmuşlar.
Evrende kalıcı olan nedir?

Benzer hayatların can evindeyiz.
Kim ve nerede olursan ol, başını yastığa koyduğun an insanlıkla aynı eksikleri özlüyorsun.Hayat nefes almaksa eğer, nefis ile nefes hangi coğrafyada kabul edilmiş bir yaşamdadır  ki?
Anlamış, farkına varmış, yaradılmışlığın sadece nefes alıp vermek, uyumak, yemek yemek ve seksten ibaret olmadığını düşünen  insanlarla da aynı duyguları paylaşıyorsun.
Bazen diyorum ki, bütün mutsuzlar, umutsuzlar, ezilenler,iyi niyetliler bir araya gelse, herkes savaş mağduru gibi sadece insanca yarasını sarsa birbirinin...Kokulan şey kaybetmek olmasa.
Bütün ayrılıklar, acılar, sancılar sadece Şiirlerde, Romanlarda, filmlerde kalsa
Keşke ezberlemiş olmasak insanları ve
iyi niyetlerimizden bu kadar ödün vermesek.
Kanayan yaralarımıza üzülmesek ve  tarihe yazılsa insaniyetimiz.
Bir damla saf süt maya olsa ve aşılansa tüm kötü ne varsa...Ve o maya vefa olsa Aşk olsa sevgi olsa.İlaçlar, merhemler acıya bulaşmasa.
Yaz dediğimde kalem özgür kalsa ve sadece Umudu yazsa...!
Yazsa....
_________Mine Sarmış.

Bir şiirimle bütün okuyucularımıza sevgi, saygı ve hürmetlerimi yolluyorum.

 BEN YAZMAZ MIYIM?

Yetmiyor kelimeler anlatmaya...
Ağladığını duyuyorum suyun,
üzülüyorum...
Açtığını görüyorum çiçeklerin,
seviniyorum.
Kelebek görüyorum,
uçuşuyorum.
Derin çizgilerine saklanıyorum yaşlı teyzenin,
yüzyılları dinliyorum.
Bir çocuğun gülüşünü görüyorum,
mutluluktan ölüyorum...

Bazen ağlıyorum güldüklerime,
bazen ağladıklarıma gülüyorum.
Saklıyorum sustuklarımı...
Bazen,
susturulduklarımı yazıyorum.

Güneş bana ışık veriyor,
dokunuyorum ona.
Yaz diyor!
Nasıl yazmam onun hissettiklerini?
Yıldızlar dans ederken saman yolunda,
ve kayarken tılsımlı çeperi,
nasıl tutulmam?
Deniz dalgalanır,durulduğu gibi.
Boğulur bir deli!
Yazarım.

Yakamozun düşlerini görmek,
kum taneleriyle,martılarla sohpet etmek usulca...
Yazabilirim mutluluklarını,hüzün dergahlarını
Yazamazsam?
Dal kırılmaz mı?
Yaprak savrulmaz mı?
Dağlar küsmez mi?
Toprak kurumaz mı bana?

İki derya arası hikayeler,
ve kuşlar...
Kuşlar, selam veremezse,
nasıl bakılır onların gözlerine?
Doğa, hayatken...
Hayatın yok edilmesi
Sormaz mı Allah!
nedir bu işgal muamelesi?
Çocuklar küsmez mi bana?

Yetmiyor kelimeler anlatmaya...
Biraz da insanlık olsa!
Ben yazmaz mıyım?
_____Mine Sarmış.

2 yorum: